27 Ekim 2023 tarihinde Genel Başkanımız Bilal Çetintaş, Manisa’da faaliyet yürüten ve 2023 yılı içerisinde ilk toplu iş sözleşmesini imzaladığımız İnter Abrasiv San. ve Tic. A.Ş. işyeri ile Grup Zımpara ve Yüzey Teknolojileri San. ve Tic. A.Ş. işyerlerini toplu iş sözleşmesi uygulamaları kapsamında ziyaret etti.
Üyelerimizi tezgâhlarında ziyaret eden Genel Başkanımız, fabrika ziyaretinin devamında 28 Ekim Cumartesi akşamı üyelerimizin ve şirket yöneticilerinin katılımıyla gerçekleştirilen Şirketin 30. kuruluş yıldönümü etkinliklerine katıldı. Şirketin kuruluş yıldönümlerinin Cumhuriyetimizin 100. kuruluş yıldönümüyle aynı tarihe denk gelmesi nedeniyle kutlama etkinlikleri daha da büyük bir coşkuyla gerçekleştirildi. Genel Başkanımız bu özel günün anısına bir konuşma gerçekleştirerek Cumhuriyetin değerlerine atıf yaptı. Konuşmasının başında toplu sözleşme sürecini kısaca değerlendiren ve süreç içerisinde karşılıklı olarak yürütülen diyalog sürecinin önemine vurgu yapan Genel Başkanımız, sözlerinin devamında şirketin başarısını kutlayarak uzun yıllar boyunca istihdamın korunmasının ve çalışan işçilerin sendika ve toplu pazarlık haklarını kullanabilmesinin her iki taraf içinde son derece değerli olduğunu belirtti. Genel Başkanımızın konuşmasında dikkat çeken diğer satırlar ise şöyle oldu;
“Barış içinde insanca yaşayabileceğimiz bu değerli ülkenin ve Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, yakın silah arkadaşlarını, aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi saygı ve özlemle anıyorum. Cumhuriyet değerlerinin yüklediği sorumluluğun bilincinde olarak önemine kısaca vurgu yapmak istediğim ilkeler var;
“EN HAKİKİ MÜRŞİT İLİMDİR, FENDİR”
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün genç nesillere yönelik beklentilerini ve umudunu simgeleyen ve 22 Eylül 1924’te Samsun’da öğretmenlere ithafen söylediği, Cumhuriyetimizin 100. yılında ve gelecekte de anlamını yitirmeyecek evrensel bir sözdür bu.
Mustafa Kemal bu sözüyle bin bir zorluk ve mücadeleyle kurulan Cumhuriyetin, bilimin gerçekleriyle yoğrulmuş genç nesillere emanet edildiğini, cumhuriyetin gelecekte gençlerin emek ve gayretiyle gelişeceğini, ileriye taşınacağını, ancak bu gelişimlerin mutlak bir şekilde doğru bilgiye ve eğitime ulaşarak, ülkenin ilerlemesine katkıda bulunarak mümkün olabileceğini vurgulamak istemiştir. Bu nesillerin yetiştirilmesindeki sorumluluğu da öğretmenlere yüklemiştir.
Son dönemlerde anlam ve önemi daha da artan bir diğer ilke ise “YURTTA SULH, DÜNYADA SULH” ilkesidir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün tarihin her dönemine damga vurmuş ve savaş çığırtkanlıklarının ülkemizin dört bir tarafından yükseldiği bir dönemde önemi daha da artan ifadesi “Yurtta Sulh, Dünyada Sulh” cümlesidir.
İlk defa 20 Nisan 1931 tarihinde, seçimlere yönelik beyannamede dile getirilmiştir. 1961 ve 1982 Türk Anayasalarında da yer alarak üstün bir hukuk kuralı olmuştur.
Bu ilke bir taraftan; yurt içinde huzur ve sükûnu, güven içinde yaşamayı diğer taraftan da milletlerarası barış ve güvenliği hedeflerken, insanın tüm coğrafyalarda huzur ve güven içinde, insan kişiliğine yakışır şekilde yaşamasını ifade eder.
Ülkede kanun hâkimiyetini ve hukukun üstünlüğünü şart koşar ve devlete vatandaşlarına karşı barış ortamının sağlanması için sorumluluklar yükler.
Halkımızın özgürlüğünü ve bağımsızlığını kazanması, hem içeride hem de dışarıda düzenin tahsis edilmesi için Türkiye Cumhuriyeti’nin temel değerlerinden biri olarak kabul edilmiş ve uluslararası düzeyde barış ve işbirliğine atıf yaparak dünya barışına katkı sağlamıştır.
Ülkemiz gibi çok fazla değişkenliğe sahip nüfus yapısı olan ülkelerin olmazsa olmaz bir diğer ilke ise LAİKLİK ilkesidir.
Laiklik ilkesi, özünde insanı merkezine alan bir devlet yönetimi esas alır. Tek bir dine değil tüm inanç değerlerine eşit mesafede yaklaşmayı ve insanlara inanç ayrımı yapmadan eşit koşullar altında hizmet götürmeyi esas kabul eder. Din ile devlet işlerini birbirinden ayırması gerektiğini savunur.
Tek bir dini gruba veya mezhebe özel ayrıcalıklar tanınmaması gerektiğini savunur!
İnsan doğası gereği, her yönden farklılık içerir. İnanç yönünden de bu böyledir. Bu nedenle Laiklik, birçok ülkenin anayasal ilkelerinden biri olarak kabul edilmiştir.
Laik bir devlette, her bireyin bir birine üstünlük kurmadan dini inançlarını özgürce yaşama hakkına sahiptir. LAİKLİK bu yönüyle de çatışmaları engeller. Laikliği benimseyen ülkelerde devlet işleri dinî inançlardan, din işleri de devlet işlerinden bağımsız bir şekilde yürütülmektedir.
LAİK bir ülkede dini liderlerin devlet işlerine müdahale etmemesi temel gerekliliktir. Aksi durumlar toplumun iç huzur ve barışına gölge düşürebilmekte ve zaman zaman da çatışmaları tetikleyebilmektedir. Bu nedenle LAİKLİK ve YURTTA SULH DÜNYADA SULH ilkesi bir birinin tamamlayıcısı ve destekleyicisidir. Birisi olmadan diğerinin uygulama alanı bulması beklenmemelidir.
Sözlerimi burada tamamlarken Şirketin Yönetim Kurulu üyelerine bu güzel organizasyondan dolayı teşekkür ediyor cumhuriyetimizin 100. Yılını bir kez daha içten duygularımla kutluyorum.”