Kadın emekçilerin tarih boyunca adalet, eşitlik ve daha iyi çalışma koşulları için sürdürdükleri mücadelenin bir sonucu ve kazanımı olan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyoruz.
Türkiye’de ve dünyada burjuvazinin kurulu düzenini sürdürmek için döndürdüğü sömürü çarkları, işçi sınıfını her türlü baskı biçimiyle karşı karşıya bırakmaktadır. Ancak kadın işçiler, toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle erkek işçilerden daha ağır baskı biçimlerine maruz kalırlar. Bu baskı ve sömürü biçimleri hem özel alanda hem de kamusal alanda kendisini gösterir. Erkek egemen sistem toplumun her katmanında hüküm sürerken; kadınlar ayrımcılıkla, hak ihlalleriyle, şiddet ve tacizle karşı karşıyadır.
Erkek egemen kapitalizm, önce kadınları bakmakla sorumlu oldukları çocuklarla evlere kapatmış; böylece ev içi ücretsiz emek garanti altına alınırken iş gücünün kadınlar eliyle yeniden üretimi sağlanmıştır. Kadınların yüzyıllar süren mücadelesi sonunda dünyanın önemli bir kısmında toplumsal yaşamda erkeklerle birlikte aktif biçimde yer almalarının önündeki engeller büyük ölçüde kalkmıştır. Ancak sermaye, kadınların çalışma yaşamına girmesinden faydalanmak adına kadınları sigortasız, kayıt dışı, güvencesiz biçimlerde istihdama eklemlemiştir. Kapitalizmin ucuz emek ihtiyacını kadın emeği karşılamıştır. Toplumsal cinsiyet rolleri ve toplumun değerler sistemi kadın emeğinin bu orantısız sömürüsüne gayet elverişli bir ortam yaratmıştır.
2008 yılında patlak veren ve hala çözülemeyen, geçtiğimiz yıldan bu yana ise tekrar şiddetlenen küresel ekonomik krizin en ağır yükünü toplumların en az ayrıcalıklı kesimleri omuzlamıştır. Türkiye’de ve dünyada ekonomik kriz, kadınları ve gençleri benzeri görülmemiş ölçüde etkilemiştir. Türkiye’de 2019 yılı verilerine göre en yüksek işsizlik türü kadın işsizliğidir: Tarım dışı genç kadın işsizliği bir yıl içinde 8,9 puan artarak yüzde 41,2’ye yükselmiştir. Yine Türkiye’de, kadınların istihdama katılımı AB ve OECD ülkelerinin çok gerisindedir, kadınların sendikalılık oranı yüzde 6 civarında seyrederken kayıt dışı çalışanların büyük bir kısmı kadınlardan oluşur.
Ülkemizde kadına şiddet vakaları hem daha görünür olmakta hem de artış göstermektedir. Sadece 2019 yılında 474 kadın, erkek şiddeti nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Kadına karşı şiddeti önlemeyi amaçlayan İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Kanun etkin bir biçimde uygulanmamaktadır. Ülkemizde kadın cinayetlerinin katlanarak artması toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin giderek derinleşmesinin sonucudur; eşitsizlik şiddeti doğurur. Dünya Ekonomik Forumu tarafından hazırlanan ve kadınların ekonomiye katılımı, fırsat eşitliği ve eğitim imkânlarını değerlendiren Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporuna göre Türkiye cinsiyet eşitliğinde 153 ülke arasında 130’uncu sıradadır.
Ülkemizde ve dünyada görüldüğü üzere, kadınlar hiçbir zaman çaresiz ve umutsuz kalmamış, hayatın her alanında mücadeleyi devam ettirmiştir. Bu bağlamda 8 Mart’ın bir mücadele günü olarak kutlanması gerektiği çok açıktır. Eşitsizlik ve adaletsizlikle mücadelenin tek yolu örgütlenmek ise sendikalar kadın işçilerin elinde çok güçlü bir silaha dönüşme potansiyeli taşırlar. Kadınlar, sendikaların her kademesinde yer alarak kendi sorunlarına kendi çözümlerini geliştirebilir; iş yerinde her türlü ayrımcılık, taciz ve şiddete karşı mücadele edebilir; eşit işe eşit ücret talep edebilirler.
Kristal-İş Sendikası olarak, kadınların yaşamın her alanında var olma mücadelesini selamlıyor, insan onuruna yaraşır biçimde çalışma taleplerini destekliyoruz. İktidarın ve iktidara yakın bazı çevrelerin kadınların kazanılmış haklarına karşı başlattıkları saldırıya; bu amaçla yoksulluk nafakası gibi düzenlemeler ile 6284 Sayılı Kanunun hükümlerini hedef göstermelerine ve İstanbul Sözleşmesi’nden geri adım atma planlarına karşı duracağımızı, cinsiyet ayrımcılığını körükleyecek her türlü politikaya karşı mücadele edeceğimizi altını çizerek belirtmek istiyoruz.
Kadınların sendikalara ihtiyacı olduğu gibi, sendikaların da kadınlara ihtiyacı vardır. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’müz kutlu olsun!
KRİSTAL-İŞ SENDİKASI GENEL MERKEZ YÖNETİM KURULU