“Bekle Şişecam geliyoruz” sloganıyla Mersin’den, Eskişehir’den, Bursa’dan, Gebze’den ve Trakya’dan yola çıkan 1500 civarında cam işçisi Kanyon Alışveriş Merkezi önünde toplanıp Şişecam Merkezinin bulunduğu İş Kuleler’in önüne yürüdü.
İşçiler alkış ve sloganlarla, Şişecam’ın dayatmalarına, Hükümetin grev hakkını ortadan kaldıran tavrına ve Danıştay 10. Dairesi’nin kararına karşı protestolarını dile getirdiler.
İstanbul sokakları son günlerin en coşkulu, en kararlı, en heyecanlı işçi eylemiyle karşılaştı. Cam işçilerin karlılıkları ve öfkeleri İstanbul sokaklarında güçlü bir biçimde yankılandı.
Cam işçilerinin korteji İsrail Konsolosluğu’nun önünden geçerken de “Diren Filistin işçiler seninle” sloganıyla İsrail’in Gazze’de yaptığı katliamı kınadı.
Cam işçilerinin eylemine, DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, Tek Gıda-İş Genel Başkanı Mustafa Türkel, Türk-İş 1. Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak, ÖDP Eş Başkanı Alper Taş, HDP Eş Başkanı Figen Yüksekdağ, Gıda-İş, TÜMTİS, DERİTEKS, Petrol-İş sendikalarının genel merkez yöneticileri, Türk-İş Üyesi Sendikaların şube başkan ve yöneticileri ile çeşitli parti ve demokratik kitle örgütlerinin temsilcileri katılarak destek verdiler.
Genel Maden-İş Genel Sekreteri Behzat Cinkılıç ve bir grup maden işçisi de Zonguldak’tan cam işçilerine destek vermek üzere gelmişlerdi.
Kristal-İş Genel Başkanı Bilal Çetintaş’ın İş Kuleler önünde bir açıklama yaptı. Bilal Çetintaş yaptığı açıklamada “ Taleplerimiz karşılanıncaya ve işten haksız olarak atılan arkadaşlarımız işe geri alınıncaya kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.” dedi.
Açıklamanın ardından Şişecam’ın 93 kuruşluk zam önerisini simgeleyen çelengin İş Kulelerin önüne bırakılmasıyla eylem sona erdi.
KRİSTAL-İŞ GENEL BAŞKANI BİLAL ÇETİNTAŞ’IN ŞİŞECAM ÖNÜNDE YAPTIĞI AÇIKLAMA
18 TEMMUZ 2014
Cama can verenler, soluğu cam olanlar, hayatlarını cama verenler merhaba.
Merhaba dostlar.
İş, ekmek, özgürlük mücadelesinde her zaman yanımızda olan, aydınlar, sanatçılar, milletvekilleri, siyasi partilerin, konfederasyonların, sendikaların demokratik kitle örgütlerinin üye ve yöneticileri merhaba.
Hepiniz hoş geldiniz.
Varlığınızla gücümüze, güç, sesimize ses kattınız.
Desteğiniz ve dayanışmanız için bir kez daha teşekkür ediyoruz.
Grev hakkının ortadan kaldırılmaya çalışıldığı bir ortamda Kent Gıda’da grev bayraklarını dalgalandıran Tek Gıda-İş üyesi kardeşlerimizi de buradan bir kez daha selamlıyoruz.
Sendika hakkı için Sütaş’da direnen arkadaşlarımızı, acıyı yüreklerine gömüp, hakları için yola çıkan Soma madencilerini ve memleketin dört bir yanında direne direne kazanacağız diye mücadelesini sürdüren, direnişteki, grevdeki bütün kardeşlerimizi cam işçileri ve onların sendikası Kristal-İş adına sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
Sevgili arkadaşlar,
Biz bugün buraya, Mersin’den, Bursa’dan, Eskişehir’den, Gebze’den ve Trakya’dan geldik.
İşimiz, ekmeğimiz ve haklarımız için geldik.
Haklı olduğumuzu haykırmaya, hakkımız olanı istemeye, taleplerimizi bir kez daha dile getirmeye geldik.
Bize 93 kuruş zammı reva gören Şişecam’a tepkimizi ortaya koymaya geldik.
İşçinin değil sermayenin yanında olan AKP iktidarına, hukukun değil, hükümetin hukuksuzluğunun yanında duran Danıştay 10. Dairesi kararına karşı sesimizi yükseltmeye geldik.
Şişecam, hükümet ve yargı üçlüsünün kuşatmasına teslim olmayacağımızı haykırmaya geldik.
Bize diz çöktüremeyeceksiniz demeye geldik.
Sevgili arkadaşlar,
Dünya devi bir şirkette, sürekli büyüyen, kârına kâr katan bir şirkette çalışıyoruz.
60 derece sıcaklıkta, gecemizi gündüzümüze katarak çalışıyoruz.
Tezgâh başlarında gençliğimiz gidiyor, ömrümüz tükeniyor.
Aldığımız ortalama aylık ücret 1500 lira.
Pek çok arkadaşımızın ücreti ise asgari ücret civarında.
Biz, Şişecam’la 24. Dönem toplu iş sözleşme görüşmelerine oturduğumuzda ücretlerimizin ve çalışma koşullarımızın iyileştirilmesini istedik.
Ücretlerimizin insanca yaşamaya yetecek bir düzeye çıkarılmasını talep ettik.
Büyüyen şirketin, yarattığı katma değerden payımıza düşeni talep ettik.
Ancak, Şişecam’ı yönetenler cam işçilerinin taleplerine kulaklarını tıkadılar.
Cam işçilerinin saat ücretlerinde sadece 93 kuruşluk bir artış önerdiler.
Sözleşmeyi masada bitirmek için çaba harcamak yerine bu 93 kuruşluk zammı dayattılar.
Biz de bu dayatmaya boyun eğmedik ve 20 Haziran 2014 günü greve başladık.
Şişecam’a ait 10 fabrikada 5800 işçiyle grev bayraklarımızı dalgalandırdık.
Büyük bir heyecanla, umutla, coşkuyla başladığımız grevimizin 8. gününde AKP hükümeti devreye girdi.
Grevimize müdahale etti.
Hakka, hukuka uluslararası sözleşmelere açıkça aykırı bir kararla grev hakkımızı elimizden aldı.
Grevimizi “genel sağlığı ve millî güvenliği bozucu” nitelikte bularak, ancak mizah konusu olabilecek gerekçelerle fiilen yasakladı.
Grev ertelemesi AKP’nin gerçek yüzünü bir kez daha gözler önüne serdi.
AKP işçinin değil paranın ve sermayenin yanındadır.
AKP hükümeti için önemli olan cam işçisi ve onların aileleri çocukları, çocuklarının geleceği değil, Şişecam’ın çıkarlarıdır.
Açıkça görülmektedir ki, AKP hükümeti, işçi hakları karşında keyfi, hukuksuz ve düşmanca bir tutum içindedir.
İşçilerin ücretlerini çalışma koşullarını geliştirmesine, hak aramasına, grev yapmasına tahammül edemiyor.
Başbakanın grev hakkımızı ortadan kaldıran kararnameye imza attıktan sonra demokrasi, hak ve özgürlük vaadiyle cumhurbaşkanlığına aday olması da tam bir tutarsızlık örneğidir.
İşçinin grev hakkını gasp ederek Türkiye’nin Cumhurbaşkanı olacağı iddiası, çay bardaklarının milli güvenliği bozduğu iddiası kadar saçmadır.
Sevgili arkadaşlar,
Biz hükümetin grev hakkımızı ortadan kaldıran kararına karşı Danıştay’da iptal ve yürütmeyi durdurma davası açtık.
Danıştay 10. Dairesi’nin, hükümetin keyfi ve hukuksuz uygulamasına dur demesini bekliyorduk.
Danıştay 10. Dairesi’nin 2003 ve 2004 ‘de olduğu gibi Hükümetin yaptığı hukuksuzluğu akla, vicdana, hukuka uygun bir biçimde ortadan kaldıracağını umuyorduk.
Altında kendi imzası olan kararlara varken başka türlü davranabileceğini düşünmüyorduk.
Ama Danıştay’ın 10. Dairesi, idarenin uygulamalarını hukuka uygun olup olmadığını denetleyen bir mahkeme gibi değil idarenin mahkemesi gibi davrandı.
Kendi kararlarını ve Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu içtihatlarını yok sayarak yürütmeyi durdurma talebimizi red etti.
Hükümetin keyfi, hukuksuz uygulamasına onay verdi. Hukukun evrensel ilkelerinin, aklın vicdanın, bilimin değil, hükümetin yanında durdu.
Mahkemeler, haksızlığa uğrayanların, hakkı yenenlerin, keyfi, hukuksuz bir biçimde hak ihlaline uğrayanların adalet arayacağı yer olmaktan çıkmışsa, söylenecek tek laf kalmıştır: Tuz koktu.
AKP hükümetinin bu keyfi kararına yol veren Danıştay’ın yürütmeyi durdurma istemine red kararına Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu’na başvurarak itiraz edeceğiz.
Ayrıca Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkımızı kullanacağız. Yaşanan hak ihlalinin ortadan kaldırılmasını ve yürütmenin durdurulmasını isteyeceğiz.
Yaşadığımız haksızlığın, hukuksuzluğun ortadan kaldırılması için adalet arayışımızı sonuna kadar sürdüreceğiz.
Değerli Arkadaşlar,
Şişecam, Hükümet, yargı el ele vermiş, cam işçilerini verilenle yetinmek zorunda bırakmaya çalışıyorlar.
Bakanlar Kurulu kararını arkasına alan Şişecam yöneticileri 93 kuruş zam dayatmasını sürdürüyorlar.
Sırtını hükümete, hükümetin antidemokratik uygulamalarına dayayıp, oradan güç alarak cam işçisini diz çöktürmek istiyorlar.
Paranın ve devletin gücüne güveniyorlar.
Kasalar dolu olunca vicdanların susacağını sanıyorlar.
Ama unuttukları bir şey var:
Cam işçileri, devletin ve paranın gücünü arkasına alıp her türlü haksızlığı, hukuksuzluğu yapanlara tarih boyunca pabuç bırakmadı yine bırakmaz.
Her türlü kumpasa, dayatmaya boyun eğmedi, yine eğmez.
Cam işçisi hak, hukuk, adalet arayışından hiçbir zaman vazgeçmedi, yine vazgeçmez.
Hakkı olanı elde etmek için sonuna kadar meşru ve demokratik yollardan mücadele etti, yine edecek.
Taleplerimiz karşılanıncaya ve işten haksız olarak atılan arkadaşlarımız işe geri alınıncaya kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.
Haklıyız kazanacağız, çünkü haklı olmanın gücü başka şeye benzemez.
Sevgili dostlar, cam işçisi arkadaşlar,
İş Kulelerin önünden bir kez daha Şişecam yöneticilerine sesleniyoruz;
Biz sadaka değil, hakkımızı istiyoruz.
Bize bağış yapıyormuşsunuz gibi, lütuf sunuyormuşsunuz gibi davranmaktan vazgeçin.
Bakanlık koridorlarında çözüm arama işini artık bir kenara bırakın.
Antidemokratik uygulamalardan medet ummaktan vazgeçin.
Sorunun muhatabı da çözüm yeri de Kristal-İş Sendikasıdır.
İş istiyorsanız, verimlilik istiyorsanız, iş barışı istiyorsanız, taleplerimize kulak verin.
Bilin ki, biz bitti demeden bu sözleşme bitmeyecek.
Yaşasın iş ekmek özgürlük mücadelemiz!
Yaşasın Kristal-İş!
İşçiyiz haklıyız kazanacağız!