Türk-İş Yönetimi Yönetmelik değişikliğinde ilkesiz davranmıştır.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından hazırlanan “İşkolları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” Resmi Gazete’de (26.3.2014) yayınlandı.
İlgili düzenlemenin 6. maddesiyle 30 Mart 2014′ten sonra kapatılarak Büyükşehir Belediyelerine devredilecek olan il özel idarelerinde çalışan işçilerin “genel hizmetler” işkolunda çalışmaları gerekirken, işçilerin “şahsına münhasır” yani“kişiye özel” bir düzenlemeyle, hukukun temel ilkeleri ve yasalara aykırı bir şekilde “inşaat işkolunda” çalışmaya devem edeceği hükme bağlandı.
Yapılan düzenleme yasaya aykırıdır.
Hukuk devletinde hiçbir yönetmelik, yasaya aykırı olamayacağı gibi kişiye özel de olamaz.
Yasaya göre, belediye hizmetlerinden olan ve il sınırları içinde belediyeleri ilgilendiren tüm faaliyetler, belediyelerin görev alanındadır. Dolayısıyla bu faaliyetler Genel-İşler işkolundadır. Yapılan değişiklik, bir işyeri ya da işletmede birden fazla işkolu olmayacağına ilişkin yasal düzenlemeye de açıkça aykırıdır. Bu düzenleme, sadece 30 Mart 2014′ten sonra kapatılarak Büyükşehir Belediyelerine devredilecek olan il özel idarelerde çalışan “işçilerin şahsına münhasır”dır. Yani “kişiye özel”dir. Bu düzenleme, hukukun temel ilkelerine de açıkça aykırıdır.
Türk-İş Yönetim Kurulu Yönetmelik değişikliği konusunda ilkesiz davranmıştır.
Bu düzenleme kapalı kapılar ardında pazarlıklara dayanılarak yapılmıştır. Türk-İş Yönetimi ilkeli bir duruş gösterip, bu hukuksuzluğa karşı tavır almak yerine, günlük küçük çıkarları uğruna hukukun arkasından dolanmayı tercih etmiştir.
Hukuka ve adalete en çok ihtiyaç duyanlar emekçilerdir. Bu nedenle öncelikle emek örgütlerinin, hukuka ve adalete sahip çıkması, hukukun temel ilkelerine uyması gerekir.
Ülkemizde örgütlü yapıyı korumak demek, sadece varolan örgütlülüğü korumak değildir. Örgütlü yapıyı korumak demek, örgütlenmenin önündeki engellerle ve emekçileri köleleştiren düzenlemelere karşı mücadele etmektir.
Üyesi olduğumuz Türk-İş, ülkemizin en büyük Konfederasyonudur. Türk-İş tarihsel sorumluluğu gereği, en etkin Konfederasyon da olmak zorundadır. Ülkemizde sadece 650-700 bin kadar işçi toplu sözleşmeden yararlanırken, milyonlarca sendikasız ve taşeron işçi varken, Türk-İş Yönetim Kurulunun tek derdi, sadece yönetim kurulu üyelerini korumak olmamalıdır. Türk-İş yöneticileri, hukukun arkasından dolanamaz, dolanmamalıdır.
Türk-İş yönetimi rica minnet sendikacılığını bir kenara bırakıp, evrensel ilkeler doğrultusunda; sadece kendi yönetim kurulu üyelerinin değil, tüm emekçilerin konfederasyonu olmak için mücadele etmelidir. Çünkü örgütlü yapıları gerçek anlamda korumak ve Türk-İş kurucularının kemiklerini sızlatmamak ancak bu şartla mümkündür.
Bu yeterliliğe sahip olmadıklarını düşünenler, aldıkları emaneti emekçilere teslim edip, köşelerine çekilmeyi bilme erdemini göstermeli, sağa sola çamur atarak üste çıkmaya çalışmamalıdır.
Çünkü işçi sınıfımız ve ülkemiz emekçileri, kimin kendi koltuğunu ve menfaatini korumak için, kimlerin karşında iki büklüm olduğunu çok iyi bilmektedir.
Belediye-İş; hukuk dışı kararlar karşısında, meşru ve hukuki mücadelesinden asla vazgeçmeyecektir. Bugün hukuku ayaklar altına alanlar, yarın kendileri hukuka ihtiyaç duyduğunda yalnız kalacaktır.
Saygılarımla, Kamuoyuna duyurulur.
28.3.2014
Nihat Yurdakul
Genel Başkan