Düzce Manşet adlı yerel bir gazetede, 27 Temmuz günü, sendikamızın bir gün öncesinde, 26 Temmuz Cuma günü Düzce Cam Fabrikası’nda başlattığı greve yönelik, “Düzce Cam’da neler oluyor?” başlığını taşıyan, Düzce halkını aldatmaya yönelik ve karalama amaçlı bir “haber” yayınlandı.
Sadullah Ünsal imzalı bu “haberin” açılış cümlesinde, “(…) yüzlerce vatandaşa ekmek kapısı olan Düzce Cam Fabrikası önünde bir grup eski çalışan tarafından greve başlandı,” deniliyor.
Anlaşılan o ki, Sayın Ünsal bir işyerinde ancak çalışan işçilerin greve çıkabileceklerini bilmiyor. Bir işyerinin eski işçileri o işyerinde greve çıkamazlar. Ancak dayanışma göstermek ve destek vermek için greve çıkan arkadaşlarını ziyaret edebilirler ki, Düzce Cam Fabrikası önünde 26 Temmuz, Cuma günü olan da budur.
Aynı cümlede Düzce Cam’ın yüzlerce vatandaşın “ekmek kapısı” olduğu belirtilerek, grevin bir tür nankörlük eylemi olduğu da ima ediliyor. Elbette, bu mantıkla hareket edilecek olursa dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir işçinin greve gitmemesi gerekir. Ancak bu mantık, yüz küsur yıl öncesinin, 19. Yüzyılın, hatta daha eski dönemlerin akıl dışı bir kalıntısıdır.
Çağdaş endüstriyel ilişkiler “ekmek kapısı sağlamak” türünden ataerkil ifadelerle kavranamaz ve değerlendirilemez. İşçi ücret karşılığında emek gücünü satar, işverene artı değer, yani kâr sağlar, işveren de ancak o artı değerden zenginleşir ve işçiye ücret öder. Düzce Cam’da hem ücretler çok düşük düzeydedir hem de çalışma koşulları ile ilgili kronikleşmiş, ciddi sıkıntılar söz konusudur. Düzce Cam işçilerinin sendikalaşarak kolektif bir sese sahip olmaya çalışmalarının başlıca nedeni de budur.
Ancak asıl karalama girişimi kendisini, bu sözde “haberin” ikinci cümlesinde göstermektedir: “İşçiler, sendikalı oldukları gerekçesiyle işten çıkarıldıklarını savunurken, cam piyasasında tekelleşmek isteyen yabancı bir büyük sermayenin sendika üzerinden milli sermayeye operasyon düzenlediği iddiaları gündeme geldi.”
Aynı temelsiz iddia “haberin” son paragrafında da tekrar ediliyor: “Ayrıca sendika üzerinden milli sermayeye operasyon düzenlendiği iddiaları da gündeme geldi. İddia olarak kulaktan kulağa yayılanlara göre; Düzce Cam’ın sektörde giderek büyümesini istemeyenler devreye farklı aktörleri sokarak yerli sermayenin önüne kesmek istiyor.” [Anlatım bozukluklarını, imla ve noktalama hatalarını olduğu gibi bıraktık.]
Gerçekte böyle bir iddianın gündeme geldiği falan yoktur. Burada yapılan “çamur at izi kalsın” mantığıyla tamamen gerçek dışı, ucuz hamaset ve komploculuğa dayalı bir kara çalma girişimidir.
Bu sözde “haberi” okuyan her insanın aklına gelen ilk olarak şu soru gelecektir: Kimdir bu cam piyasasında tekelleşmek isteyen ve bunun için bir sendikadan medet umacak kadar iş bilmez olan yabancı şirket? Tahmin edilebileceği gibi bu sorunun gerçek hayatta olduğu gibi bu sözde “haberde” de bir cevabı bulunmamaktadır.
Daha da önemlisi, ortada madem böyle sansasyonel bir iddia var, o zaman haberi yapan gazetecinin en azından bu iddianın peşine düşerek söz konusu sendikanın yöneticilerini araması, bu konuda görüş almaya çalışması gerekmez miydi?
Türkiye gibi 1980’li yılların başlarından bu yana dışa açık bir ekonomi modeline sahip ve tüm hükümetlerin yabancı sermaye çekmek için her türlü çabayı gösterdiği bir ülkede, ismi verilemeyen bir büyük yabancı sermaye kuruluşu, Türkiye pazarına girebilmek için el altından bir sendika ile milli sermayeye karşı komplo düzenliyor!
Sendikamıza ve üyelerimize iftira atmak için bu tür bir komplo üretmek her türlü hayal gücünün ötesindedir! Ve böyle bir iddiaya kargalar bile güler!
Düzce Cam’da olan özetle şudur:
- Yaklaşık üç buçuk yıl önce Sendikamız bu işyerinde örgütlenmiştir.
- Burada herhangi bir suç söz konusu değildir, çünkü sendikalaşma mevcut kanunlar ve anayasa ile güvence altına alınmış bir haktır.
- Ancak sendikaya üye olduğu için işçileri işten çıkarmak, tehdit etmek, kötü muameleye maruz bırakmak kanunlarımıza göre suçtur ve Düzce Cam’da işveren ne yazık ki bu suçu defalarca işlemiştir.
- Sonuç olarak, söz konusu üç buçuk yıllık süre içinde 80’den fazla işçi sendikaya üye oldukları için işten çıkartılmıştır. Bu işçiler arasında sendikamızın yetkisinin kesinleşmesinden sonra atanan ve atanır atanmaz işten çıkarılan işyeri temsilcisi üç arkadaşımız da yer almaktadır.
- İşveren bu süreç boyunca Sendikamızla görüşmeye hiçbir biçimde yanaşmamıştır.
Gazeteciliğin temel nitelikleri ve ahlâkı çok önemlidir.
Düzce Manşet’in sendikamızı iftira yoluyla karalamaya yönelik bu son derece kötü niyetli haberini kınıyoruz.
Düzce Cam işverenini de bu süreçte bir kez daha sağduyulu olmaya, çağdaş çalışma yaşamının süreçlerini yerine getirmeye davet ediyoruz.
KRİSTAL-İŞ SENDİKASI GENEL MERKEZ YÖNETİM KURULU