İhsan Çaralan, Evrensel
22 Haziran 2013
Irak’ta IŞİD saldırıları; Suriye’de iç savaş nereye varacak, bölge bir mezhep savaşına mı sürükleniyor; Ukrayna’da Rusya’nın, ABD ve AB ile hesaplaşması nereye kadar gider; bu gelişmeler Türkiye’de doğal gaz ve petrol fiyatlarını nasıl etkiler (etkiliyor)… Cumhurbaşkanlığı seçimini kim kazanır; AYM kararlarının anlamı ne,… etrafında oluşturulan “yüksek siyaset”, “yüksek diplomasi” ve “yüksek ekonomi” haberleri tüm gündemi kapsıyor. Öyle ki Türkiye gündeminin en önemli sorunu olan ve bu gelişmelerle de çok yakın bağlantılı olan “çözüm sürecine” dair haberler bile bu siyasetin ve basının “sıcak gündemi” içinde hak ettiği yeri bulamıyor.
Bu kalabalık ve çok da gürültülü gündem içinde hiç yer bulmayan ise emek mücadelesi etrafındaki gelişmeler. Hani denebilir ki, Evrensel’in devamlı okuru değilse, bırakalım basın ve siyaset dünyasını, sendikal camia, işçilerin, emekçilerin ileri kesimleri bile emek mücadelesi içindeki gelişmeleri sıcağı sıcağına izleyemiyor, bu dünyadaki olup bitenler hakkında gerçekçi bir fikre sahip olamıyor.
Oysa emek mücadelesi alanı, sermaye basını ve siyasetinin gündeminin oluşturduğu perdenin arkasından bakıldığında, “Sendikal cephede yeni bir şey yok” denecek bir görüntü sunsa da; biraz daha yakından bakıldığında bu alanda son derece önemli gelişmeler olduğu da bir gerçek.
Nitekim; son haftalardaki gelişmelere şöyle bir baktığımızda bile bunu görüyoruz.
* Soma’da 301 işçinin katli üstünde ortaya çıkan ve ölen işçilerin ailelerine “şehit maaşı” bağlanması, çalışma süresinin altı saate düşürülmesi, mağdur ailelere iki maaş bağlanması gibi sahte vaatlere karşın işçiler; bir yandan Hükümet ve patronun zamana oynama manevralarına öte yandan sendikal bürokrasiye karşı kesintisiz, zor, çok yönlü, aralarındaki birliklerini ve sınıf olma duygusunu güçlendiren bir mücadele sürdürüyorlar.
* Soma işçilerinin mücadelesi, Seyitömer termik santrali, Yatağan maden ve enerji işçilerinin mücadelesiyle birleşip taşeronun kaldırılması ve özelleştirmelere son verilmesi, madenlerin kamulaştırılması mücadelesiyle birleşti. Üstelik de bu mücadele Türk-İş’i önüne katarak yer yer de Türk-İş bürokrasisinin üstünden geçerek sürecek bir dinamizm kazanmış bulunuyor.
* Hükümet ve patronların, sendikal bürokrasiyle iş birliği içinde taşeron çalışmanın zeminini genişletip güçlendirmek için giriştiği hamlelere karşı işçiler, ileri işçi kesimleri öncülüğünde, “Taşeron çalışmanın yasaklanması” talebi için, birkaç hafta içinde 100 bin imza toplayıp Meclis kapısına dayandılar!
* Öte yandan, her sorunu Hükümet ve patronlarla anlaşarak çözmeyi kendisine asli iş edinen sendikal bürokrasinin tamamen işlevsizleştiğine tanık oluyoruz. Öyle ki Türk-İş Başkanlar Kurulu, Kemerköy ve Yeniköy termik santrallerinin özelleştirilmesini protesto için aldığı 2 saatlik iş bırakma kararının arkasında bile duramadı!
* Artık sınıfın sınıfa karşı mücadelesi olarak biçimlenen bu gelişmelerin dışında da gerek işçilerin, gerekse kamu emekçilerinin çeşitli kesimlerinin kendi talepleriyle çeşitli direniş ve gösterilerle mücadelelerini sürdürdüklerini de biliyoruz. Bunları da gazetemizden izliyoruz.
Ve bütün bu gelişmelerin ötesinde, önceki gün Şişe Cam Fabrikaları Genel Müdürlüğünün 10 fabrikasında çalışan 5 bin 800 işçi greve çıktı.
En son 2003’te greve çıkan ve grevleri de hükümet tarafından yasaklanan cam işçileri; ücretlerinin artırılması, taban ücret belirlenmesi, işçi sağlığı, iş güvencesi ve kazanılmış hakların korunması konularındaki anlaşmazlık üzerine 11 yıl sonra yeniden greve çıktı.
Aslına bakılırsa cam işçilerinin talepleri her iş kolundan işçilerin talepleriyle hemen hemen aynılaşmıştır. Sermayenin saldırıları, bundan 10-15 yıl önce “ayrıcalıklı” haklara sahip görünen cam işçilerinin ücret ve çalışma koşullarını “taşeron işçisi” seviyesine doğru yaklaştırmıştır. Bu da cam iş kolundan sonra eylül ayında başlayacak metal iş kolundaki gelişmelerin nasıl bir seyir izleyeceğinin işaretidir.
Bu yüzden de Kristal İş’in, cam işçilerinin kazanıp kazanmamasıyla bundan sonraki TİS mücadelelerinin ve elbette her sektörden işçinin taşerona karşı mücadelelerinin ilişkisinin doğru anlaşılması son derece önem kazanmıştır.
Evrensel, haber, röportaj, işçi mektupları ve elbette köşe yazılarıyla üstüne düşeni yapacaktır.
Süren mücadelelere eklenen cam işçilerinin grevi, amiyane deyimiyle “sıcak geçmesi” beklenen yazı daha da ısıtacaktır.