GREVİN “CAM”BAZLARI
Zafer Aydın, Birgün, 22 Haziran 2014
Cam işçilerine cama can vermekteki ustalığı, becerisi nedeniyle camın cambazları da demek mümkün. Asırlardır nefesleriyle cama can üfleyen cam işçileri için, bu deyim çok yakışır. Makineli üretim başladı, cam üretiminde otomasyona geçildi, ama cam imalatında cam işçisinin hünerine duyulan ihtiyaç hiç azalmadı. Cam işçisinin cama kattığı değer zayıflamadı. Elbette ve doğal olarak, her işçi ürettiği ürüne bir değer katar, ama camın özelliğinden olsa gerek, cam işçisininki daha bir göz alıcı, daha bir ışıltılı.
Camın cambazları için grevin cambazları demek de doğrudur. Cam üretimi kadar grev yapmakta da hünerlidir cam işçileri. Her biri tarihe mal olmuş, iz bırakmış, cam gibi ışıltılı grevler yaptılar bugüne kadar.
1903’de başladı, cam işçilerinin grevle tanışıklığı. Beykoz’da kurulu Levi-Modiano fabrikası işçileri, bozuk çıkan malların sorumluluğunun işçilere yıkılarak, ürünlerin yeniden ücret ödenmeksizin ürettirilmek istemesine karşı, iş bıraktılar. 1908’de 2. Meşrutiyet’in ilanını takiben Selanik’ten İstanbul’a pek çok işyerinde Osmanlı işçi sınıfı greve çıkarken, aralarında Paşabahçeli cam işçileri de vardı. 11 Ağustos 1908’de Levi- Modiano işçileri ücret artışı talebiyle greve gittiler. Seslerini duyurmak için Paşabahçe sokaklarında yürüyüşler yaptılar.
Osmanlı cam işçilerinin grev yaparak hak arama geleneği, Cumhuriyetin ilanından sonra kurulan ilk cam fabrikasında, Paşabahçe Cam’da 1966’da kendini gösterdi. O dönemde kuruluşunun üzerinden henüz altı ay geçmiş bir sendika, Kristal-İş, “işkolunda imzalanmış bir sözleşme varken, işyerinde bir sözleşme imzalanabilir mi” sorusunun peşinden gidip, “işverenin yasa dışı grev” feryatlarına aldırmadan, “grev maceracılık olur” diye itidal tavsiye edenlerin, tavsiyelerine takılmadan,31 Ocak 1966’da Paşabahçe Cam’ın bacalarına grev pankartını astılar. Umulmadık bir zamanda, adeta yoktan var ederek umulmadık bir grev örgütlediler. Risk alan, sorumluluk üstlenen cesaretle adım atan cam işçileri, 85 gün süren grevin sonunda haklarını geliştirmenin yanında, işçi sınıfına tarihi önemi olan bir deneyim armağan ettiler. Ama her şeyden daha da önemlisi bu grevle cam işçilerinin bilinçlerine kazındı, hakların grev yoluyla geliştirilebileceği fikri.
Bu fikirle yürüdü cam işçisi geleceğe. 1971 yılına gelindiğinde cam işçileri bir kez daha grevdeydi. 58 gün süren bu mücadelede, fabrikadan mal çıkarmak isteyen grev kırıcıların önüne bedenini koyan grev gözcüsü Kadir Peker yaşamını yitirdi. Cam işçileri Kadir Peker’i cam işçilerinin “grev şehidi” olarak kayıtlara geçirip, işe döndüler. Galip, ama hüzünlü.
Memleketin başına 12 Eylül melaneti çöktüğünde cam işçileri 107 gündür grevdeydi. Üstelik Türk-İş üyesi Kristal-İş ile DİSK üyesi Hürcam-İş kafa ve kasa birliği yaparak birlikte örgütlemişlerdi cam fabrikalarındaki grevleri. “Memleketi kardeş kavgasından kurtaracağız” diye gelenler cam işverenlerini, cam grevinden kurtardılar. Belki de buna bir teşekkürdü iki Şişecam yöneticisinin (Şahap Kocatopçu ve Serbülent H. Bingöl) 12 Eylül hükümetine bakan olması.
12 Eylül işçi sınıfının grevlerini uygulamadan kaldırırken, grev silahını işçilerin kullanmasını engellemek, zorlaştırmak için bin bir türlü düzenleme yaptı. “Bu yasalarla grev yapılmaz, bu yasalarla hak alınmaz, işçilere geçmiş olsun” denilen günlerde sahneye çıkanların arasında cam işçileri de vardı. 1989’da 8 günlük grevle, önemli haklar kazandı, cam işçileri.
Kaderlerine razı olmak yerine kaderlerini değiştirmek, verilene rıza göstermek yerine hakkını istemek, iradesi ve isteğiyle 1991’de 39 günlük, 1995’de 3 günlük grevler yaptılar. 24 Mayıs 2001’de çıkılan grevi 16. gününde “milli güvenlik” gerekçesiyle ertelendi 2003’de daha greve çıkmadan yine “milli güvenlik” gerekçesiyle erteleme geldi. Danıştay’ın yürütmeyi durdurma kararının ardından 30 Ocak 2004 günü çıkılan grev bir kez daha ertelendi. Cam işçileri almak istediklerini değil, alabildiklerini aldılar bu ertelemeler sonucunda.
Ne 1966’dan başlayan grev ertelemeleri, ne sıkıyönetim eliyle grevlere müdahale edilmesi, ne darbe yoluyla grev yasaklaması, cam işçilerinin grev geleneğini yenemedi. Camcının grev geleneği her bahar tohumdan yeniden çıkan yeni bir filiz gibi yaşadı, geldi bugünlere.Özdemir Asaf’ın dizelerinde “ uykusuzca, kuşkusuzca, korkusuzca yürür” dediği gibi yürüdü cam işçileri, ellerinde grev bayrakları, hak arama yolunda.
Cam işçileri sadece grevlerin değil, direnişlerin, eylemlerin de ustasıdır. 1991 yılında Paşabahçe Cam’da 585 işçinin işten atılmasına karşı işyerinde 21 gün süren bir işgal gerçekleştirdiler. Atılan işçilerin geri alınmasını sağladılar. 2002’de Paşabahçe Cam kapanırken, iş ve gelir güvencelerinin devamını sağlamak için, 16 gün fabrikada yatıp kalktılar. Sonunda Şişecam’ın diğer fabrikalarında çalışma imkânını elde ettiler. 2003’de Paşabahçe Eskişehir Fabrikasında paranın ve devletin gücü karşısında, insan onuruyla yılları bulan destansı bir örgütlenme mücadelesi verdiler. 2013’de Topkapı Şişe kapandığında cam işverenlerinin “sepeti koluna herkes yoluna” tavrını işyerini işgal ederek püskürten bir direniş örgütlediler. Şişecam’ın diğer fabrikalarında işlerinin devamını sağladılar.
10 yıl aradan sonra camın ve grevin cambazlarının sendikası Kristal-İş 5800 işçiyle 10 cam fabrikasında grevde. 20 Haziran 2014’de yeniden grev çıktı camcılar. “Dünya devi oluyoruz” diye böbürlenen, “sosyal sorumluluk” sloganlarıyla reklam kampanyaları yapan, halkla ilişkiler faaliyetleri sürdüren bir şirketin yoksulluk sınırının altında ücretle çalışan işçileri olarak, bir kez daha haklarını grevle arıyorlar. “Piyasa şartları,” “rekabet,”vb. işçi ücretlerini baskılama yalanlarına “karnımız tok” demek için grevdeler. Profesyoneller tarafından yönetilen bir anonim kapitalist şirkette, profesyonel yöneticilerinin kendileri için hak gördükleri her şeyin cam işçileri için de hak olduğunu göstermek için grevdeler.
Çoğu genç grevcilerin, deneyimsizler, acemiler, ilk kez greve çıkıyorlar. Ama gözlerinden belli çabuk atacaklar üzerlerinden acemliği, çabuk ustalaşacaklar, çünkü onlar cam üretmekteki hüneri grev yapmakta da gösteren bir geleneğin içinden geliyorlar. Çünkü grev geleneği sürecek, elden ele, kuşaktan kuşağa sürdüğü gibi. Çünkü onların geçmişi geleceği, geleceği de geçmişidir.
Camın cambazları, grevin cambazları grevdeler, duyduk duymadık demeyin!
Evinizin, işyerinizin pencerenizden, otomobillerin, otobüslerin camından dışarı baktığınızda, çay bardağını, su bardağını, rakı bardağını elinize aldığınızda unutmayın cam işçileri grevdeler.
Ve şimdi dayanışma zamanı!