Başbakan Erdoğan Türk Metal Sendikası’nın 6 Mart 2013 tarihinde düzenlediği 18. Kadın Kurultayı’nda yaptığı konuşmada sendikalara yüklenmiş ve taşeronluğu sendikaların teklif ettiğini iddia etmişti. Erdoğan, “Taşeron meselesi durup dururken ortaya çıkmadı. işsizliğe iş zemini hazırlayalım diye sendikaların getirdikleri bir tekliftir” diyerek sendikalara ağır bir suçlama yöneltmişti. Başbakan kendisinden önce konuşan sendika başkanının konuşmasındaki ufak tefek eleştirilere dahi tahammül edememiş, hem kürsüden hem de salondan ayrılırken sendikacıları fırçalamıştı.
Aradan bir hafta geçmesine rağmen ne Türk-İş, ne Hak-İş ne de Başbakanı ağırlayan Türk Metal Sendikasından başbakanın sözlerine, özellikle de taşeron suçlamasına bir itiraz gelmedi. Sadece DİSK bir açıklama yaparak başbakanın bu sendikacıları açıklamasını istedi ve iddiayı şiddetle reddetti. Ancak zan altındaki konfederasyonlardan başbakana bir tekzip gelmedi.
Olağan şartlar altında başbakanın bu suçlaması fırtınalar koparırdı. Sendikaların altını oyan ve neredeyse sendikal örgütlenmenin bir numaralı düşmanı olan taşeron sisteminin sendikalar veya sendikacılar tarafından önerildiğini söylemek inanılmaz bir iddia. Normal şartlarda sendikalar böyle bir suçlamanın altında kalmak istemez, en azından durumu kurtaran bir yalanlama yayınlarlardı. Ancak konunun muhatabı olabilecek iki konfederasyondan (Türk-İş ve Hak-İş) hiç bir itiraz gelmedi.
Taşeron sisteminin sendikaların istekleriyle ortaya çıktığı söylemek akla ziyan bir iddia. Çünkü taşeron sistemi, çalışma ilişkilerinde 1980 sonrasında bütün dünyada yaşanan yeni-liberal karşı devrimin bir sonucu. Taşeron ve alt işveren sisteminin sendikaların değil, sermayenin tercihleri doğrultusunda özellikle 1990’lı ve 2000’lı yıllarda yaygınlaştığını, taşeronlaşmanın küresel yeni liberal politikaların bir ürünü olduğunu sağır sultan biliyor. Kuşkusuz bunu başbakan da biliyor. Ama AKP döneminde 350 binden 1.5 milyona yükselen taşeron işçi sayısından ve ciddi tepki çeken taşeron sisteminden sendikaları sorumlu tutarak inanılmaz bir manevra yapıyor.
Oysa AKP döneminde taşeron sisteminin daniskası uygulandı. Kamu kesimi taşeronluğun şampiyonluğunu yapmaya başladı. Çalışma Bakanlığı taşeron sistemini her yere teşmil etmek için yasa taslakları hazırladı. Hükümet programında ve Ulusal İstihdam Strateji belgesinde işgücü piyasasının esnekleştirileceği açıkça yazılı. Taşeron sistemi de bunun en önemli aracı. AKP taşeron düzenini seviyor ve yaygınlaştırıyor.
Ama başbakan inanılmaz bir manevrayla taşeron sisteminden yakınan ve karşı çıkan sendikalara bir gol daha atıyor. Üstelik kendi evlerinde. Üstelik işçiler başbakanı alkışlarken ve sendikacılar ona hediyeler sunarken…
Peki Türk-İş ve Hak-İş neden hala suskun? Neden bu inanılmaz suçlama karşısında tek kelam edemiyorlar? Başbakanın bu inanılmaz suçlamasına sessiz kalanlar, bu iddiayı onaylamış olurlar. Bu ayıbı hiç bir gerekçe örtemez.
Türk-İş ve Hak-İş’in başbakanın suçlamaları karşısında susmaları ve iddiaları sineye çekmelerinin sebebi nedir? Ya başbakanın iddiaları doğru ve taşeronluk yapan sendikacıların söyleyecek lafları yok. Ya da başbakanın iddiaları doğru değil ama sendikacılar başbakanın hiddetinden fena halde korkuyorlar. Haksız da sayılmazlar. Çünkü sendikacıların bir kısmı başbakanı pohpohlamak için ne yaparsa yapsın başbakan bildiğini okuyor. Öte yandan bazı sendikacıların Ankara’da “rehine” olduğu biliniyor ve “rehineler” konuşamıyor.
Sendikal hareket belki de son dönemlerin en büyük suçlamalarından biri ile karşı karşıya ama çıt yok. Bizden söylemesi, korkunun ecele faydası yok ve “rehinelerin” susarak kurtulması mümkün değil.
TRAKYA MİTİNGİ (23 Mart 2013)
Türk-İş içinde muhalif sendikaların oluşturduğu Sendikal Güç Birliği Platformu (SGBP) 23 Mart 2013’te Trakya’da “güvencesizliğe ve taşeronlaşmaya hayır mitingi” düzenliyor. Başbakanın sözlerine itirazı olanlar Lüleburgaz’da toplanacak. Trakya mitingi sendikal hareketin üzerindeki ölü toprağının atılması ve ayağa kalkması için önemli bir adım. SGBP güvencesizliğe ve taşeron çalışmaya itirazı olan herkesi mitinge çağırıyor