İşçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs, tarihimiz ve hafızamızdır. 1 Mayıs’ın özü alanlardır; omuz omuza söylenen marşlar, haklılığın getirdiği coşku, dünyanın her yanında işçi sözünün ve deneyiminin paylaşımıdır.
Salgının toplumsal eşitsizliği derinleştirdiği, tüm dünyada emekçilerin yaşam mücadelesinin zorlaştığı; krizlerin, iklim değişikliğinin, cinsiyet ve ırk temelli zulmün yoğunlaştığı bir dönemdeyiz. Geçmiş giderek daha uzak görünürken, dünyanın ve insanlığın geleceğinin büyük bir tehlike altında olduğunu görüyoruz, toplumsal düzenin temellerinden değiştirilmesi gerektiğini, bir şeylerin yanlış gittiğini hissediyoruz.
İşçiler olarak her gün hayatlarımızı riske atarken ülkemizi yönetenlerin keyfi uygulamalarını, yaşamı yok sayan politikalarını, adaletin kıyısından geçmeyen zihniyetlerini görüyoruz. Herkesin hayatının aynı değerde olmadığını hep hissetmiştik; içinde bulunduğumuz dönemde ise apaçık görüyoruz. Onlar utanmıyor ama gördüklerimizden biz utanıyoruz.
Salgına karşı alınan önlemlerde söz hakkımız yok; işçiye, esnafa, öğretmene, yaşlılara, çocuklarımıza destek verilmiyor. Çeteleşmiş yandaş şirketlerin milyonlarca lira vergi borçları sıfırlanırken, işçiye ve esnafa kasa boş deniliyor.
Sermaye ayakta kalsın, ekonominin çarkları dönsün diye bir avuç çıkar grubunun dışında toplumun tümü gözden çıkarılıyor. Ülkenin tüm kaynakları bu gruplara seferber ediliyor. Salgın bahanesiyle demokratik talepler engellenir, eylemler yasaklanırken, aynı anda onların kongreleri tüm hızıyla devam ediyor. Neoliberal kapitalizm daha çok güvencesizlik ve eşitsizlik üretirken krizlerin yükü bizim omuzlarımıza yükleniyor.
Tüm bunlar olurken işçilerin bayramı 1 Mayıs ne anlama gelmektedir?
1 Mayıs mücadele dolu tarihimizdir; bu iktidarın ve bu salgının öncesinde, çeşitli tarihi dönemeçlerde emekçiler olarak büyük zorluklarla karşılaştık, baskılara ve zulme direndik, her krizin altından alnımızın akıyla çıktık. Krizlerden çıkamayan halk değil, halkı yönetenlerdir.
1 Mayıs, üzerinde geleceğimizi inşa edeceğimiz toplumsal hafızamızdır. Sermayenin, savaşın, kanın ve düşmanlığın tarihi değil; direnişin, onurun ve kardeşliğin hatırasıdır.
Geçmişten günümüze adaletsizliğe ve eşitsizliğe karşı tek yürek durduğumuzun kanıtıdır. Yaşadıklarımızın yeni olmadığını, geçmişin birikimi olduğunu, haksızlığın ve adaletsizliğin bir yerlerde birilerine karşı sürekli devam ettiğini hatırlatır! Mevcut düzen topyekün değişmediği sürece şiddet ve ölüm doğurmaya devam edecektir.
Bu yıl 1 Mayıs’ı gururla ve tarihimizin bilinciyle, tüm zorluklara rağmen umutla selamlıyoruz. En kısa zamanda alanlarda, yeni mücadelelerde omuz omuza durmak, direnişimizi büyütmek ve hafızamıza sahip çıkmak için.
Yaşasın 1 Mayıs, Yaşasın Mücadele Günümüz!
KRİSTAL-İŞ SENDİKASI GENEL MERKEZ YÖNETİM KURULU